Mustafa Akyol, 4 Ocak 2006 tarihinde bir radyo kanalında Akıllı Tasarım ve Evrim başlıklı bir söyleşi programının konuğu oldu. Programın ses dosyasına buradan ulaşabilirsiniz.
Akıllı Tasarım üzerine
Mustafa Akyol’un bu programda söylediği bana ilginç gelen bazı şeyleri aktarmak ve kısaca yorumlamak istiyorum. Sayın Akyol programın başlarında bir yerde şöyle diyor:
Nasıl var olduğumuz sorusuna yaklaşırken 2 tarz cevap var. Biri yaratıcnın var olduğu, diğeri doğanın kendi süreçleri içinde yaşamın ortaya çıktığı yani bir yaratıcının var olmadığı. Tabi bunlardan biri ilahi dinlere uygun düşen bir açıklama diğeri ateizme uygun düşen bir açıklama. Akıllı tasarım teorisi ise aslında üçüncü bir cevap değil. Akıllı tasarım teorisi bir yaratıcının varolduğu, evrene müdahele ettiği, canlıları ve insanı var ettiği gibi bir sonuç çıkarıyor.
Burda Mustafa Akyol önemli bir hata yapıyor. İkinci seçeneği bir tanrının varolmadığı düşüncesiyle özdeşleştiriyor. Halbuki Evrim Teorisi, tanrının veya doğaüstü güçlerin varlığıyla ilgili hiçbir yorum yapmaz. Canlı türlerinin doğada doğal süreçler sonucu kendiliğinden oluştuğunu söyler ve bunun nasıl gerçekleştiğini açıklamaya çalışır. Hatta Evrim Teorisi yaşamın yani ilk canlının nasıl oluştuğuyla da ilgilenmez. Farklı canlı türlerinin nasıl oluştuğunu açıklamaya çalışır. Yani Evrim Teorisi hiçbir şekilde bir tanrının varlığıyla ilgilenmez ve tanrının varolmadığı gibi bir sonuca varmaz. Ama Evrim Teorisi tüm canlı türlerinin doğal süreçler sonunda oluştuğunu savunduğu için haliyle ilahi dinlerdeki, Tanrı’nın fizyolojik anlamda bugünkü insanlardan (Homo sapiens veya Homo sapiens sapiens olarak tanımlanan tür) farklı olmayan ilk insanı bir anda yarattığı düşüncesine karşı çıkmış olur.
Sonuç olarak Evrim Teorisi tanrının varlığına karşı çıkmazken, Mustafa Beyin de belirttiği gibi Akıllı Tasarım tanrının varolduğu, evrene ve canlılara müdahele ettiği sonucuna varıyor.
Mustafa Akyol’un söylediklerine devam edelim:
[…]burda asıl mesele şudur: Yaşam yaratıldı mı yoksa tesadüflerle mi ortaya çıktı? Herkes kabul ederki Akıllı tasarım teorisinin en büyük kurucusu Phillip Johnson’dır ve o derki: Biz yaratılışçıyız. (“ama Dünyanın yaşı 5-10 bindir gibi İncil ve Tevrat’taki şeyleri savunan ve kanıtlamaya çalışan anlamda yaratılışçı değil” gibi bir açıklama ekliyor daha sonra)
Mustafa Beyin dediği gibi Akıllı Tasarım haketinin öncülerinden ve en önemli isimlerinden biri olan Phillip E. Johnson dindar bir Hristiyandır ve elbette yaratılışçıdır. Kendisi bir hukuk profesörü olup dini temelli görüşlere sahip olmasına rağmen, doğa bilimlerinin neredeyse tamamını içermesi gereken bir konuda öncülük yapıyor. Dini yönleri kuvvetli bilim adamlarını etrafında toplayarak bilimi dini inançlarına temel oluşturacak şekilde biçimlendirmeye çalışıyor. Gerçekten çok akıllı bir adam, öyle değil mi?
Mustafa Beyin söylediklerine devam edelim:
Zaten Amerika’da Akıllı tasarım teorisine karşı çıkan darwinistler de diyolar ki “bunlar aslında dini savunuyor yani bilimsel argümanları kullanarak”. Ve evet yani bunda da birşey yok çünkü dinin savunduğu bir kavramı savunuyor Akıllı tasarım teorisi.
[…] Akıllı tasarımın savunduğu görüş İslamiyet, Hristiyanlık ve Yahudiliğin en temel inancı: bir tanrının varlığı.
[…] Zaten tasarım argümanı gerek İslam gerekse Hristiyan ilahiyatında veya Yahudi ilahiyatında hep zaten Allah’ın (sanırım burda Tanrı demek istedi) varlığını ispatlamak için kullanılan en güçlü argüman olmuş. Onun için çok önemli bir argüman.
Mustafa Bey gerçekten de çok açık sözlü. Bunları Amerikada açık açık söyleyemiyorlar çünkü bu sözlerin davalarda aleyhlerine kullanılacağını ve Akıllı Tasarımın temelinde dini argümanlar barındırdığının tescillenerek bilim dışı sayılacağını ve okullarda okutulmasının süresiz olarak yasaklanacağını biliyorlar. Ama Mustafa Beyin böyle bir sorunu olmadığı için Türkiye’deki müslümanları Akıllı Tasarım hareketinin yanına çekebilmek için bunları gönül rahatlığıyla söyleyebiliyor.
Ayrıca konuşmada bir yerde programı yapan kişi “Akıllı Tasarım teorisinde ‘yaratıcı’ terimi kullanılıyor mu” diye bir soru soruyor ve Mustafa Akyol “evet kullanılıyor” diye yanıt veriyor. Ama burda insanları yanlış yönlendiriyor çünkü “yaratıcı” terimi kullanılmıyor. Onun yerine “designer”, “intelligent designer” veya “intelligent agency” yani tasarımcı, akıllı tasarımcı veya akıllı acente (makan, merci) gibi terimler kullanılıyor ve “creator” yani yaratıcı terimi kullanılmaktan özenle kaçınılıyor.
Mustafa Bey’den bir alıntı daha:
[…] bunu hep söylerler aslında “Darwinizm ile din çatışmaz” yani bu Darwinistlerin sık kullandığı birşeydir ki biraz teoriye olan tepkiyi yumuşatmak için… Bunu söylerler fakat biraz durum değişince dine karşı bir takım argümanlar ileri sürmeye başlarlar.
Bunun cevabını aslında ilk alıntıyla ilgili yorumumda bulabilirsiniz. “Evrim din ile çatışmaz” demek bence doğru olmaz. Özellikle de ilahi dinler olarak bilinen dinler yani İslamiyet, Hristiyanlık ve Musevilik, ilk insanın Tanrı tarafından bir anda yaratıldığını savunduğu için Evrim Teorisi ile çelişmektedir. Ama daha öncede söylediğim gibi doğaya ve canlılara müdahele etmeyen bir Tanrı kavramı Evrim Teorisi ile çelişmez.
‘Darwinizm Canavarı’ üzerine
Programın ikinci yarısından itibaren söyleşi daha çok materyalizm ve darwinizmin zararları ve ortaya çıkardığı sonuçlar üzerine oldu. Mustafa Akyol bu konularda, söyleşinni daha önceki dakikalarında Akıllı Tasarımı savunduğu için kendini eleştirdiğini ve bunun sebebini anlayamadığını söylediği Harun Yahya’nın görüşlerine yakın ve biraz popülist görüşler ortaya koydu. Şimdi bunların bazılarına bakalım:
Son 150 yıldır darwinizmin dünyada ne gibi etkiler oluştuduğuna bakarsanız ciddi siyasi, sosyal etkileri var. Çeşitli siyasi ideolojiler bundan beslenmiş. Bunlardan bir tanesi Nazizmdir… Hitler biyolojik ırkçı fikre inanıyordu ve ırklar arası çatışmaya inanıyordu. Bunun aslında çözümlediğinizde Darwin’e gittiğini görüyorsunuz… Darwin’in en ateşli savunucusu olan Ernst Haeckel Almanya’da aynı zaman Nazi ideolojisinin önemli bir kuramcısı… Aynı şekilde vahşi kapitalizm diyebileceğimiz sistemin yani hiçbir şekilde fakir ve yardıma muhtaç insanlara herhangi bir merhameti yanlış gören tür kapitalist anlayışın Darwinizme dayandığını görüyorsunuz. İşte savaşları, I. Dünya Savaşını çıkaran çeşitli …. (burda sunucu araya girerek ‘emperyalizmin de aslında öyle’ dediği için tam anlaşılmıyor), emperyalizm de aynı şekilde…
İşte bu bölümde Mustafa Akyol’un yaratmış olduğu “Darwinizm Canavarı”nı görebiliyoruz. Nazizmin darwinizmden beslendiğini söylüyor ama burda asıl Sosyal Darwinizm denilen bir hareketten bahsediyor. Nazizm ideolojisinin elementleri arasında ırkçılık ve Sosyal Darwinizm vardı. Peki ırkçılık ve Sosyal Darwinizm ile Darwinizmin veya daha genel anlamda Evrim Teorisinin bir ilişkisi var mıdır? Kesinlikle yoktur, ilişki olduğunu iddia edenler bence konular hakkında yeterli bilgisi olmayanlar. Darwin ırk kelimesini bir tür içindeki sınırlı genetik varyasyonları belirtmek için kullnıyor. Darwin’in yaşadığı dönemi ve yeri düşünelim. Kölelik ve Avrupalı olmayanları aşağı görmek en doğal şey. Darwin böyle bir ortamda yetişmiş ve yaşamış olmasına rağmen köleliğe karşı itirazlarda bulunduğu bilinmektedir. Mesela Darwin’in yaşadığı dönemlerde yaşamış olan önemli bir yaratılışçı olan Louise Agassiz Avrupalı olmayanları aşağı ırk olarak görüyor ve siyahların insan türünden olmadığını savunuyordu. Darwin ise hem köleliğe karşı çıkışı hem de tüm insanların aynı ortak atadan türediğini savunmasıyla yaşadığı dönemde çok ileri ve önemli bir yer teşkil ediyordu. Evrim Teorisindeki tüm insanların aynı atadan türediği ve hepsinin aynı canlı türü olduğu aralarında küçük sayılabilecek genetik varyasyonlar olduğu düşüncelerinin ırkçılık ve Sosyal Darwinizm denilen düşüncenin argümanlarına uymamaktadır.
Ernst Haeckel’in Nazizmin önemli bir kuramcısı olduğuna dair sözleri ise tamamen gerçek dışı ve hayalcidir. Ernst Haeckel 1834-1919 yılları arasında yaşamıştır Nazizmin kuramcısı olması mümkün değildir. Belki Ernst Haeckel’in düşünceleri Nazizmin temeli oluşturan düşüncelere dayanak sağlamıştır ve Naziler de bunu kullanmıştır denilebilir ama yine de bu bile pek gerçekçi olmaz. Çünkü Ernst Haeckel tüm insanların ortak bir kökene sahip olduğunu düşünüyordu. Aynı zamanda güçlü olanın yaşamına devam edeceği şeklindeki görüşü kabul etmiyor ve Darwin’in düşüncesindense Lamarck’ın kazanılan özelliklerin aktarıldığı şeklindeki görüşünü destekliyordu. Yani aslında Ernst Haeckel için Darwinist demek doğru olmaz ama evrimciydi ve evrim düşüncesini savunuyoru demek doğru olur. Evrim düşüncesinin de neden ırkçılıkla çeliştiğini yukarda açıklamaya çalıştım.
Daha sonra Mustafa Bey’in vahşi kapitalizmden, emperyalizme ve I. Dünya Savaşına kadar insanlık tarihinde kötü ne varsa bunları bir şekilde Darwin’e bağlaması beni şaşırttı. Bir ara II. Dünya Savaşı, atom bombası, Soğuk Savaş, AIDS gibi konuları da Darwin ile ilişkilendirmesinden korktum ama neyseki bu konulara girmeye fırsatı kalmadı ve program bitti.
Aslında 71 dakikalık konuşma içinde değinilebilecek daha pek çok şey vardı ama ben bunları seçebildim içlerinden. Daha fazlası için yazımın başında ses dosyasının linkini vermiştim, o dosyayı bilgisayarınıza indirerek tüm konuşmaları dinleyebilirsiniz.